Cumhurbaşkanı ve başbakanın çatışması kötü müdür?

İsmet Berkan, bugün Hürriyet’te yer alan yazısında geçmişten örnekler veriyor ve cumhurbaşkanı ile başbakanın çatışmasının zarar verdiğini iddia ediyor.

Bence bu tam doğru değil.

Türkiye’nin büyüme rakamlarına baktığımızda, cumhurbaşkanı ile başbakanın çatıştığı dönemlerin büyüme oranı ile şimdiki (cumhurbaşkanı ile başbakanın çatışmadığı) iktidar döneminin büyüme oranlarının hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz. Sanıldığının tersine, çatışmalı dönemlerde geri gitmedik, çatışmasız dönemde de çok ileri gitmedik.

Microsoft’u örnek olarak vermek istiyorum.

1990’lı yılların başında Microsoft’un en büyük rakibi Apple firması idi. Apple, ürettiği Macintosh bilgisayarlarıyla uzun zaman kök söktürdü Microsoft’a. Apple, rekabetle kalmadı, Microsoft’u ürünlerini taklit etmekle suçlayıp mahkemeye verdi. Her iki firma da mahkemelerde para ve zaman kaybettiler.

1997 yılına gelindiğinde Apple zor duruma düşmüştü. Herkes Apple’ın iflasını bekliyordu. Ama o yıl herkesin şaşkınlıkla izlediği bir şey oldu: Microsoft Apple’a 150 milyon dolar yatırarak ortak oldu. Apple başka ortaklar da aldı ve zor durumdan kurtuldu.

Şu anda Apple sağlıklı bir firma. Yine ürünleriyle Microsoft’a kök söktürüyor.

1990’lı yıllarda Microsoft’a kök söktüren bir başka firma da Novell idi. O da ürettiği ürünlerle Microsoft’u sıkıştırıyor, o da Microsoft’u mahkemeye veriyordu. Gel zaman git zaman Novell de kötü durumlara düştü, piyasa payı %90’lardan %5’e kadar indi. Buna karşın geçtiğimiz yıl Microsoft, Novell firması ile bir anlaşma imzaladı ve Novell’in ürettiği, doğrudan Microsoft’un işletim sistemlerine rakip olan Linux sürümü olan Suse’ye destek vereceğini açıkladı. Yine dünya bu hamleyi ağzı bir karış izledi. Novell o günden bu güne yine Microsoft’a kök söktüren ürünler çıkarmaya devam ediyor, mali durumu düzeliyor.

Peki, Microsoft’un şimdiki durumu ne? Açıklanan rakamlar Microsoft’un 2012 yılında tarihinde görülmemiş satış ve kar rakamlarını yakaladığını gösteriyor. Microsoft’un en büyük ortağı ise son 20 yıldır dünyanın en zengin birinci ya da ikinci insanı seçiliyor.

Microsoft hep piyasadaki hakim konumunu (tekel konumunu) kullanarak rakiplerini ezmekle suçlanmıştır. Ama en azından yukarıdaki örnekler tersini gösteriyor: Microsoft rakipleriyle rekabet etmeyi sevdiği kadar onları ayakta tutmayı seviyor. Bill Gates rakiplerin kendisini ve firmasını terbiye edici özelliğini takdir ediyor ve bu durumun devamını sağlıyor. Bunun sonucunda yine kendisi ve firması kazanıyor.

Peki bunun Recep Tayyip Erdoğan ile ilgisi ne?

Recep Tayyip Erdoğan sürekli olarak Ahmet Necdet Sezer’den şikayet etti: Cumhurbaşkanlığı makamını hükümete muhalefet eden, çalışmalarını engelleyen bir makam olarak gördü. Aslında doğruydu da bu. Şimdi ise kendisi ve partisi için dikensiz gül bahçesi oluşturan Abdullah Gül cumhurbaşkanıdır. Gül cumhurbaşkanı, Cemil Çiçek meclis başkanı, kendisi ise başbakan. Sen, ben, bizim oğlan hesabı. Halbuki Erdoğan’a gereken kendisine çok benzeyen, aynı anlayışa sahip bir cumhurbaşkanı değil, kendisinin zıttı bir anlayışa sahip, kendisine zorluk çıkartacak bir cumhurbaşkanı. Böyle bir cumhurbaşkanı hükümeti, AKP’yi, Erdoğan’ı terbiye edebilir, zorlayabilir, yanlış yapmasını engelleyebilir.

Erdoğan ne yapmalıydı?

Kendisinin en çok nefret ettiği kişilerin, kendisine en çok zorluk çıkartacak kişilerin listesini çıkartıp listenin en yukarısındaki ismi aday göstermeliydi. Örneğin, Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olarak Deniz Baykal’ı gösterseydi ne olurdu? Herkes ağzı bir karış açık bu durumu izlerdi. Ordu bu seçimi onaylardı, sivil toplum kuruluşları şapka çıkarırdı, AKP’yi desteklemeyen vatandaşlar rahatsız olmazlardı. Baykal onu ve hükümeti sürekli taciz ederdi; bazı yasaları veto eder, bazı atamaları onaylamazdı vb. Büyük olasılıkla bu engellemeler de yerinde olurdu. Başbakan ve hükümet ölçüsüz bir güç kullanamamış olurlardı. Peki, bunun sonunda kim kazanırdı? Örnek ortada; bu tür bir işlemin sonunda kendisi ve AKP kazanırdı.

Erdoğan başbakan olunca oğlu onun cep telefonuna açılış mesajı olarak "Büyüklenme, senden büyük Allah var" yazmış. Telefonu her açtığında bu yazıyı okuyup kendine gelmesini istemiş. Ama başarılı olmak, büyük adam olmak bu tür yazılardan öte davranışlar gerektirir.

Bir Yanıt to “Cumhurbaşkanı ve başbakanın çatışması kötü müdür?”

  1. Recep Tayyip Erdoğan’ın En Kötü Yanı | Muratyildirimoglu's Blog Says:

    […] https://muratyildirimoglu.wordpress.com/2013/03/30/cumhurbaskani-ve-basbakanin-catismasi-kotu-mudur/ […]

Yorum bırakın