1700’lerin sonunda (demek ki 300 yıl falan geçmiş) Adam Smith ekonominin yasalarını ortaya koyduğu kitabını yayınladı.
Bu kitapta neler vardır? Birincisi Arz-Talep yasası: Bir ürünün arzı vardır (üretimi), bir de arza ürüne yönelik talep.
Ürünün arzı çok olursa ama talep aynı devam ederse fiyatı düşer, arzı az olur da talep aynı devam ederse fiyatı yükselir.
İkincisi çeşitli saptamaları vardı. Örneğin, sanayi ürünlerinin tersine, tarım ürünlerinin üretimi kararlı değildir.
Çeşitli nedenlerle yıldan yıla değişebilir, bu da Arz-Talep yasası uyarınca arzı etkiler, dolayısıyla tarım ürünlerinin fiyatını etkiler.
Aradan üç koca yüzyıl geçmiş ama Türkiye’de bu basit yasalar ve saptamalar hiç bilinmiyor gibi.
Örneğin, ara ara patates-soğan fiyatı artıyor, niye, çünkü o yıl bir şeyler (kuraklık, hastalık vb) oldu, bu ürünler az üretildi.
Bu durum hemen bazı insanların kötü oluşuna bağlanıyor; kötü insanlar stok yapıyor, fiyatı yapay şekilde yükseltiyor.
Sevgililer gününde çiçek fiyatları artıyor, niye, çünkü insanların çiçeğe talebi artıyor, bu da Arz-Talep yasası uyarınca fiyatı arttırıyor.
Ama yorumlayanlar kötü insanların bu güzel günü sömürdüğünü düşünüyor.
Ramazan gelince (istisnasız her ramazanda) gıda fiyatları artıyor çünkü geleneksel olarak bu ayda çok daha fazla ve çeşitli gıda tüketiliyor, bu da Arz-Talep yasasına göre fiyatı yükseltiyor.
Ama bu durum da kötü adamlara, aracılara, spekülatörlere bağlanıyor.
En büyük sorunumuz ekonomi; enflasyon yüksek, işsizlik büyük oranlarda.
Bu yüzden sığ yaklaşımlardan, suçlamalardan kaçınıp ekonomiyi daha iyi anlamaya çalışmamız gerekli.