Dağdaki çobanla benim oyum aynı mı olmalı?

Okumuş-yazmış insanların önemli bir kısmı başlıktaki soruyu soruyor.

Bu soruda eğitimsiz insanların oy hakkının ellerinden alınması düşüncesi de var.

Bazen de, eğitimsiz insanlar da oy verebilir ama biz 2-3 oy verebilelim deniyor.

Bu düşünce, Platon’dan beri tartışılıyor.

Sokrates ve Platon toplumu bilge kişilerin (bilge kralların) yönetmesi gerektiğini düşünüyor.

Uçağı sen-ben değil de bir pilot uçuyorsa toplumu da sen-ben değil bilge kişiler yönetmeli.

En azından, toplumu yönetecek kişilerin seçiminde eğitim ve bilgelik ön plana çıkarılmalı.

Vatandaşların ancak belli ölçütleri karşıladığında oy vermesi sağlanmalı.

Bu görüş çok sorunlu.

Çünkü en başta bilge kişi kimdir sorusunu yanıtlamamız gerekiyor.

Bilge kişi eğitimli olmalı.

Ama her eğitim de insanı bilge yapmıyor.

Sokrates ve Platon’dan benim anladığım, onların eğitiminden geçen kişinin bilge olduğu şeklinde!

Bu eğitim de aslında sorunlu ve bilge kişileri öne çıkarmada başarısız.

Aristo, Platon’un en önemli öğrencisiydi.

Platon’dan sonra okulun başına kendisinin geçeceğini düşünüyordu.

Bakıldığında da doğrusu buydu.

Ama Platon, yerine yetenekli ve bilge öğrencisini değil bir akrabasını bıraktı.

Platon’un bilgeliği akrabacılığını aşamamıştı!

Demek ki eğitim tek başına bilge yönetici olmak için yeterli değil.

Peki, yönetici olarak kimi seçeceğiz, bilge adamı nasıl bulacağız?

Tarih boyunca bilge kişilerin yönetici-kral olduğu, demokrasi dışı yönetimleri biliyoruz.

Örneğin, Marcus Aurellius bilge bir Roma imparatoru idi.

Yapıtlarını bugün bile zevkle ve bir şeyler öğrenerek okuyabiliriz.

Ama yönetim ondan sonra, tarihte hiç de iyi anılmayan oğlu Commodus’a geçti.

Bilge kral bunu öngöremedi, engelleyemedi.

Bir başka örnek, Caligula.

Roma imparatorlarının en kötülerinden birisiydi.

Ama başa geçtiğinde ilk altı ay tam bir bilge yöneticiye yakın idare etmişti.

Sonradan bozuldu.

Bir başka bilge kişi Rus Çariçesi Katerina.

Katerina tam bir aydınlanma çağı bireyiydi.

Voltaire, Diderot gibi düşünürlerin arkadaşı, koruyucusuydu.

Çok şey yapmak istedi.

Ama uygulamaları mehter marşı gibi gitti; iki ileri bir geri. Bir adım atıyor, sonra pişman olup geriliyordu.

Çok sayıda başka örnek de bulunabilir.

Eğer başa bilge bir adam gelecekse bunu denetlemenin bir yolu olmalı.

Örneğin, bir danışmanlar kurulu bilge yöneticiyi denetlemeli, gerekirse yöneticiyi değiştirmeli.

Ama denetleyici kurul kaç kişiden oluşmalı ve nasıl seçilmeli?

Kurul az kişiden oluşursa onlar da belli nedenlerle hiç de bilgece olmayan işler yapabilir.

Az sayıda insanın toplumun değil de kendilerinin çıkarlarını düşünmelerini engellemek için kurulun üye sayısını arttırmalı.

Ne kadar çok üye olursa hepsinin birden rüşvet alması, kötü karar alması o kadar zorlaşır.

Peki denetleyici kurulun üyeleri nasıl belirlenecek?

Bu kurula nasıl üye alacağız?

Eğitimli olanları mı, çok parası olanları mı, bilim adamlarını mı, çiftçileri mi, işçileri mi, çok gezip görmüşleri mi almalıyız?

Bu saydığımız kesimlerin her birinin getireceği güzel bakış açıları olacaktır.

O zaman, bilge yöneticiyi denetleyip gerektiğinde değiştirebilecek denetim kurulunun üyelerini çok tutmalıyız.

Ne kadar çok?

Eğitimlilerin hangilerini, çok parası olanların hangilerini, çiftçilerin hangilerini, işçilerin, bilim adamlarının hangilerini alalım, hangilerini almayalım kurula?

Tencere üreten bir işçi yerine tabak üreten işçiyi yeğlemek doğru olabilir mi?

Buğday üreten çiftçi yerine mercimek üreteni mi seçmeliyiz?

Bilim adamlarının hangilerini kurula almalıyız? Matematikçileri mi fizikçileri mi?

Kurul üyelerini seçmek için ne ölçüt getirirseniz getirin eksik-gedik kalacaktır.

Peki, çiftçilerin, işçilerin, bilim adamlarının, tüccarların, işsizlerini kısaca herkesin kurulda yer almasını sağlasak seçmekten kurtulmaz mıyız?

İşler daha kolay olmaz mı?

Böyle bir kurulda, tek tek kişilerin zaafları, yetersizlikleri belirleyici olmaktan çıkıp topluluğun genel düşüncesi, kararı ortaya çıkmaz mı?

Kurulda herkesin yer aldığı ve o kurulun yöneticiyi (yöneticileri) belirlediği yönetim en iyisidir.

O da Sokrates-Platon ikilisinin önerdiği sistem değil, Aristo’nun önerdiği sistemdir ve adına Demokrasi denir.

Bir Yanıt to “Dağdaki çobanla benim oyum aynı mı olmalı?”

  1. Star Trek Next Generation’dan Notlar: Memlekete Doğru (Homeward) | Muratyildirimoglu's Blog Says:

    […] Dağdaki çobanla benim oyum aynı mı olmalı? | Muratyildirimoglu’s Blog (wordpress.com) […]

Yorum bırakın